"İFADE EDEBİLME!"
- umut asma
- 13 Ağu 2022
- 1 dakikada okunur
İfade etmek ve anlamak birbirinin olmazsa olmazıdır.
Tıpkı nasıl ki bir televizyon ve kumanda birbiri ile senkronize ise, ifade etmek de; anlamak fiili ile senkronize olmazsa, anlatılanda boşa gider anlatmak istenilen de!
'Kişinin bilgisi karşısındakinin anladığı kadardır!' cümlesi her ne kadar isabetli bir tespit gibi gözükse de, Kur'an nuru ile tanışmamış bir kişiden alınmış bir görüş olduğu aşikardır.
Peygamber efendimiz zamanında İslamla şereflenmis müminlerin hepsi çok zekiydi. Bir çoban bile kumandanlık yapıyordu.
On yaşında Enes isminde bir çocuk, peygamber efendimize uzun yıllar hizmet ediyor ve en çok hadisi şerif rivayet edenlerden oluyor. O zamanlarda Kur'anı Kerim indiği içindir ki hadisler yazılmıyor karışıklık olmaması için. Peygamber efendimizin vefatından sonra nakil ediyor bu kadar çok hadisi şerifi. (50.000 hadis)
İşte tespit; hadisi şerif nakledenlerin ve bir sonraki nesle nakillerin ne kadar titiz ve ne kadar ahlak kuralları ile itinayla bu günümüze geldiğini biliyoruz.
Enes bin malik hazretlerinin zekası nasıl ki; binlerce söz ve davranışları ezberliyor ki, anlam ve ifade farklılığı olmadan bir sonraki kuşağa aktarıyor.
İşte; sadece çölde yaşayan fakat Kur'an nuru ile aydınlanan zihni, hak cümleleri yazmak için adeta bellek açıyor.
Sonuç; "Evrim teorisinin gerçekte tespiti".
Allah'ın yaratmadaki ifade etme sanatı ile bizlere; insanın zaten hep var olan beyin hücrelerini, Kur'an nuru ile aydınlatıp, bilgi, zeka, idrak, anlama, İzan ve en nihayeti ile "ifade etme kabiliyeti" gelişmesi gerçekleşiyor.
İfade etmekten bahsederken; bu konuyu nasıl ifade ettim?, Ve gerçekten nasıl anladınız?;
İşte bu o Nur!.

Comments