'YENİ "model" İNSAN SÜRÜMÜ'

Şu demektir ki;

Her teknolojik çağlarda, onu kavrayacak beyinle paralel; insan zekasının nesil'den nesle nakledilerek, bir sonraki beyinin bu teknolojiyi kavratacak ve daha ileri beyinler oluşturarak, bu teknolojiyi daha da öteye taşıyacak beyinlere ulaşmasıdır.

Bu tespitten yola çıkan Alman bilim adamının keşfettiği, "beynimizin belirli bir kısmını kullanabiliyoruz" teorisini doğruluyor ve henüz ne kadar zekaya sahip olabileceğimizi keşfetmedik.

İnsanoğlunun bütün beyin hücrelerini yaratıp daha sonra onları nasıl en yüksek kapasitede kullanacağımızı bize emir ve tavsiye eden Alemlerin Rab'i olan Allah (cc); kainatı hatırına yarattığı peygamberi Muhammed Aleyhisselam'ın müjdesiyle; ilmin sonsuz olduğunu, bütün ilimleri kavrayabilecek bir beyini, her zaman başımızın içinde bir kafatası muhafazası ile bize verdiğini bizlere bildirmişti.

Günümüzdeki her teknolojik gelişmelerde, bilim insanlarının beyinleri ne kadar ilerlediğine şahitlik ediyoruz. İşte bu zeka ve beyin gücünün, daha yüksek kapasiteli kullanmanın formüllerini arayan yeraltı dünyasına hizmet eden birkaç profesör, keşif ettikleri kimyasal uyuşturucu ile deneyleri başarıya ulaştırdıktan sonra bu maddeleri başka çıkarlar için kullanmaya başladılar.Örnek olarak bonzai adı ile ülkemize sokulan bu maddelerin en etkili olduğu alan, zeka ve duyu organlarıdır. Gerçekte var olan ancak şu anda göremediğimiz cin'ileri ve ruhanileri gördüren bu uyuşturucu etiketli kimyasal maddeler; insanların korkarak akli dengelerini yitirmelerine sebep olmaktadır.

İşte bu hızla gelişen ülkeler arası savaş stratejilerinde, her çağ boy gösteren İslam düşmanları bu kimyasallar ile genç evlatlarımıza saldırıp onları zahmetsizce ve paralarını alarak tek tek avlıyor. İçki kötülüklerin anasıdır deyip keyif yapmayı içkide değil otta arayan insanlar, içtikleri kanunen yasak olan esrar otunu bulamayıp karşılarında üzerine özel kimyasal sıkılı otları ( bonzai-salvia-skang) bulup denemeye başladılar. İşte bu farklı pencereden hayata zorla baktırılan insanlar, hiçte alışık olmadığı cinler boyutunu algılayınca dehşete kapılıp savunmasız olduklarından korkup akılarını yitiriyorlar. Bonzaiden ölen gençlerin tümü korkudan ölmektedir.

İşte, sürekli nesilden nesle aktarılan insan oğlunun zeka gidişatını yavaşlatmak ve en nihayetinde tüm vatanımızı işgal etmek isteyen karanlık düşmanların diğer hedef kitlesi de üniversiteli kuşaklardır. En zeki insanların buluştuğu üniversitelere talebe olan gençliğin hakikate giden bütün yolları perdelenmiş ve kendilerini adeta 1. viteste zorlayan dişli kutusu gibi sıkışıp bir türlü üst kademeye olan üstün idraklere geçememişlerdir.

Nasıl ki; 1, viteste giden bir arabayı 2'ye almamız için; o mekanizmadan, ona dayatılmış güç olan çekiş gücünü ondan ayırmamız gerekiyor (debriyaj); işte namazlarda, tüm nefsin arzularını çeken dünyaya, her iki elinin tersiyle geriye itip "Allah'u Ekber" ile başlanan ve bütün kainatın üzerimizdeki borcu olarak kılınan namaz, insanın zeka ve idrak seviyelerini oldukça yukarıya, üst çıtalara çıkmasını sağlıyor.

İşte bu namazla tanışmamış fakat üstün fikir sahibi gençlerin yaptıkları tespitlerde daha ateistleri bile ikna edemeyen bir sistemmiş gibi gösterilmeye çalışan İslam dinine buğz edip, dayatılan güce(önüne sunulan inanç sistemine) paralel güç sağladığında tıpkı; devrini bulan arabanın vitesini kolayca yerinden çıkarabileceğiniz gibi, o dine karşı koyar,

hakikisini arar fakat bir üst kademeye namaz eksikliğinden dolayı bir türlü geçemez ve bir ateist gibi hep boşta kalır.

İşte bu arayıştaki fakat hayal kırıklığı yaşayan nefis sahibi insanlar gerçek hakiki İslam hayatını öğrenemediği için, yaşadığı hayatı en güzeli zan eder ve hayat yelpazesinin gri renginde yaşar da, yaşar. Hemde dönmemek üzere ölüme gitmek korkusuyla.

İşte gerçek hakikate ulaşmak isteyen zekalara hayat ışığı olan Kur'an-ı Mücizil-beyan'ın, Türkçe olarak mucizelerini çok rahat müşahede edebileceğimiz (gözlemleyebileceğimiz) kaynak Risale-i Nurdur.